top of page
Yazarın fotoğrafıAyşe SÜZEK

ENJEKSİYON UYGULAMASINDAN ÖNCE RİSKLER ANLATILIP ONAY ALINMAMASI NEDENİYLE UĞRANILAN ZARARDAN SAĞLIK HİZMET SUNUCUSU SORUMLUDUR.

AYDINLATILMIŞ ONAM - TEDAVİYE ONAM - KORTİZON UYGULAMASI - KEMİK ERİMESİ - RİSKLERİN ANLATILMAMASI - ENJEKSİYON NEDENİYLE MALULİYET - ENJEKSİYON UYGULAMASI - SAĞLIK HİZMETİNİN YÜRÜTÜLMESİNDE HATA


ÖZET :Tedavi sürecinde enjeksiyon uygulamasından önce risklerin anlatılıp müvekkilden yazılı onay alınmaması, müvekkilin gerektiği gibi aydınlatılmadığı ve tedaviye onay verme hakkının elinden alındığı iddiamızın kabulü ile sağlık hizmetin gereği gibi işletilmediğinden tazminat istemimizin kabulüne karar verilmiştir.


" II-Davalı idare ve davalı idare yanında katılan müdahilin istinaf talebi yönüyle;

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinin devlete yüklediği pozitif yükümlülükler, devlet tarafından, özel ya da kamu hastanelerine hastaların yaşamını koruyacak nitelikteki tedbirleri alma zorunluluğu getiren yasal ve düzenleyici çerçevenin konulmasını gerektirmektedir. Bu yükümlülük, hastaları, tıbbi müdahalelerin bu bağlamda meydana getirebileceği ağır sonuçlardan mümkün olabildiğince koruma gerekliliğine dayanmaktadır. Böylelikle, taraf devletler, bu yükümlülük uyarınca, hekimlerin, uygulanması düşünülen tıbbi müdahalenin hastaların fiziksel bütünlüğüyle ilgili olarak meydana getirebileceği öngörülebilir sonuçlar hakkında sorgulanmaları ve hastalarını aydınlatarak, rıza göstermelerini sağlayacak şekilde kendilerini bu tıbbi müdahale hakkında önceden bilgilendirmeleri amacıyla gereken düzenleyici yasal tedbirleri almakla yükümlüdürler(Codarcea/Romanya, No. 31675/04, 2 Haziran 2009).


Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair 11 Nisan 1928 tarihli ve 1219 sayılı Kanun’un 70. maddesinde; "Tabipler, diş tabipleri ve dişçiler yapacakları her nevi ameliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde ise veli veya vasisinin evvelemirde muvafakatını alırlar. Büyük ameliyei cerrahiyeler için bu muvafakatin tahriri olması lazımdır. (Veli veya vasisi olmadığı veya bulunmadığı veya üzerinde ameliye yapılacak şahıs ifadeye muktedir olmadığı takdirde muvafakat şart değildir.) Hilafında hareket edenlere ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir." hükmü yer almaktadır.


Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 26. maddesinde ise; “Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır. Yapılacak aydınlatma hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir. Acil durumlar ile, hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır." denilmektedir.


01.08.1998 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Hasta Hakları Yönetmeliği'nin 08.05.2014 tarihli değişiklikten önceki haliyle 15. maddesinde; “Hasta; sağlık durumunu, kendisine uygulanacak tıbbi işlemleri, bunların faydaları ve muhtemel sakıncaları, alternatif tıbbi müdahale usulleri, tedavinin kabul edilmemesi halinde ortaya çıkabilecek muhtemel sonuçları ve hastalığın seyri ve neticeleri konusunda sözlü veya yazılı olarak bilgi istemek hakkına sahiptir.", 22. maddesinin birinci fıkrasında, “Kanunda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, kimse, rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbi ameliyeye tabi tutulamaz.", “Rızanın Kapsamı” başlıklı, 31. maddesinde de “Rıza alınırken hastanın veya kanuni temsilcisinin tıbbi müdahalenin konusu ve sonuçları hakkında bilgilendirilip aydınlatılması esastır. Hastanın, uygulanacak tıbbi müdahale için verdiği rıza, bu müdahalenin gerektirdiği sair tıbbi işlemleri de kapsar. Ancak, tıbbi işlemlerin uygulanmasında, bu Yönetmelik'te ve diğer mevzuatta belirlenen hakların ihlal edilmemesi için azami ihtimam gösterilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.


Anılan düzenlemeler özetle, herhangi bir tıbbi müdahaleye başlamadan önce kişilerin yapılacak işlemlerle ilgili riskleriyle birlikte aydınlatılarak rızalarının alınmasını öngörmektedir.


Dava dosyasının incelenmesinden, davacının nefes darlığı şikayetiyle ************* Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisine 1********** tarihinde başvuruda bulunduğu, başvuru neticesinde yapılan ağır astım atağı teşhisi neticesinde prednol ilacının enjeksiyonla uygulanmasına karar verildiği ve davacıya 4 kez enjeksiyon uygulaması yapıldığı, ancak enjeksiyon uygulamasının sonrasında davacının kalça ve diz bölgesinde yaşadığı ağrı neticesinde aynı hastanenin ortopedi bölümüne başvurması neticesinde ileri derece kemik erimesi teşhisi konulduğu, uygulanmış olan enjeksiyon nedeniyle davacının iki kez tıbbi operasyon geçirdiği *********** Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu Raporundaki tespite göre davacının %66 oranında engelli olduğu belirtilerek, kusurlu olarak yürütülen tedavi sürecinden kaynaklanan zararlara karşılık olmak üzere, *********TL maddi ve ************TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.


Olaya ilişkin olarak Adli Tıp 7. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 15.06.2020 tarihli raporda; ********* Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinde 12.07.2013 tarihinde Astım tanısı ile normal poliklinik muayenesi, inhaler cihaz ve astımlı hasta eğitimi yapıldığı, Zespıra w mG film kaplı tablet (28 tablet) Prednol-l 40 mg. ı ampul (5 kutu) Cyplos sanohaler 50/500 mcg ınh için toz 60 doz reçetelendiği, im Prednol enjeksiyonu yapıldığı, sonrasında 15.07.2013-16.07.2013 tarihlerinde Prednol enjeksiyonu yapıldığı, takiplerinde Astım şikayetlerinin gerilediği, 29.11.2013 tarihinde ******** Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine bacakta ağrı şikayetiyle geldiği, miyalji tanısı ile Dıkloron 75 mg 3 ml im 10 amp, Muscorıl im 4 mg 2 ml 6 amp im enjeksiyon yapıldığı, 23.12.2013 tarihinde ******** Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Polikliniğine eklem ağrısı, bel ağrısı şikayetiyle başvurduğu, reçete verildiği, 31.01.2014 tarihli Kalça MR raporunda: Her iki femur başında T1 ağırlıklı incelemelerde hipointens, T2 ağırlıklı incelemelerde hiperintens, çevresinde sklerozun izlendiği evre II AVN ile uyumlu patolojik sinyal intensite değişiklikleri izlendiği, femur sferitesinde bozulma, skleroz ve kemikte ödem olduğu, Subtrokanterik bursada bursit ile uyumlu effüzyon tespit edildiği, ******** Eğitim ve Araştırma Hastanesine 07.03.2014 - 15.03.2014 tarihleri arasında 2-3 aydır her iki kalçada ağrı yakınması ile yatırılarak Pelvik bölge ve kalçada kemiğin idiopatik aseptik nekrozu tanısı ile 12.03.2014 tarihinde (Kor Dekompresyon+grefonaj) Ameliyatı yapıldığı, 10.07.2014 tarihli Bilateral Kalça MR: Bilateral femur başında ve femur boyun kesimine doğru uzanan evre II - III AVN ile uyumlu patolojik sinyal intensite değişiklikleri izlendiği, 02.10.2014 tarihli Kalça MR raporunda: Sağ ve Sol femur başında evre II AVN ile uyumlu patolojik sinyal intensite değişiklikleri izlendiği, ‘’ Görünüm bilateral AVN lehine yorumlanmış olup, hastanın yaşı göz önüne alındığında steroid kullanma öyküsünün ayrıntılı sorgulanması önerilir." şeklinde ifade edildiği, 17.10.2014 tarihli Omuz MR raporunda: Humerus başı epifiz hattı düzeyinde evre II avasküler nekroz ile uyumlu görünüm izlendiği, ********** Kemik Hastalıkları Hastanesinin 25.11.2014 tarihli Sağ Omuz MR raporunda: Humerus başı superior medial kesiminde avasküler nekroz gelişimi ile uyumlu fissür hatları, medüller kemikte ödem, subkondral kistik rezorpsiyonlar izlendiği, 25.11.2014 tarihli Kemik Pelvis MR raporunda: Her iki femur başı superior ve anterior kesimde oldukça geniş alanları ilgilendiren avasküler nekroz hatları ve medüller kemikte ödem izlendiği, 10.12.2014 tarihli Sol Omuz MR raporunda: Humerus başı posterior medial kesiminde yaklaşık 2.5 cm' lik bir alanda medüller kemikte ödem, Subkondral alanda düzensizlikler ve avasküler nekroz gelişimini destekleyebilecek çizgisel hatlar dikkati çektiği, Supraspinatus tendonunda hafif kalınlaşma ve yüksek sinyal tendinit gelişimi ile uyumlu olduğu, ********** Kemik Hastalıkları Hastanesine 20.01.2015 - 26.01.2015 tarihleri arasında yatırılarak; Kortizon kullanımı sonrasında omuzunda ve her iki kalçasında AVN gelişen hastaya 9 ay önce dış merkezde kalçasına foraj uygulaması yapılmış olduğu. Yapılan değerlendirmede bilateral koksartroz tesbit edilen hastaya TEP planlandığı, Tanı: Bilateral Kalça AVN ile 22.01.2015 tarihinde sağ kalça TEP operasyonu yapıldığı,********** Kemik Hastalıkları Hastanesine 25.06.2015 - 29.06.2015 tarihleri arasında yatırıldığı, Bilateral koksartroz tanısıyla sağ taraftan total kalça protezi ameliyatı yapılan hastanın sol kalça tep operasyonu planlandığı, çekilen pelvis ap grafide sol kalça ekleminin ileri derecede sklerotik olduğu, belirgin osteofit formasyonu ve koksaartroz ile uyumlu röntgen bulguları olduğu, 25.06.2015 tarihinde sol koksartroz tanısıyla yatırılıp 26.06.2015 tarihinde sol kalça tep ameliyatı yapıldığı, 16.06.2016 tarihli Sağlık Kurulu Engelli Raporunda: Pectus Excavatum, İnternal ortopedik cihazlar, implantlar ve greftlerin diğer mekanik komplikasyonu tanısıyla kişinin Engel Oranı % 66 (AltmışAltı) olarak raporlandığı, 22.11.2018 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda: Merdiven inip çıkarken güçlük çektiği, genel durumu iyi, kendisi yürüyebildiği, Lomber EHA her yönde açık fleksiyon ve ekstansiyon belde, lateral fleksiyonlar kalçada ağrılı. Bilateral kalça EHA açık sonları ağrılı, sağ kalça lateralde geçirilmiş cerrahilere bağlı yaklaşık 20 cm’lik 2 adet ameliyat skarı mevcut, sol kalça lateralde geçirilmiş cerrahiye bağlı yaklaşık 20 cm'lik ameliyat skarı mevcut. Lomber presyonla ağrılı, her iki üst ekstremite doğal görünümde, eklem hareket açıklıkları tam ve ağrısız, kas gücünde kayıp olmadığı anlaşılmakla; ******** Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinde 10.07.2013 tarihinde akut bronşit, astım tanısı konularak Ventolin inhaler reçetelendiği, 12.07.2013 tarihinde Göğüs Hastalıkları Polikliniğinde muayene edilerek astım tedavisinde kullanılan ilaçlar ile birlikte Prednol-L 40 Mg. 1 Ampul(5 Kutu) reçetelendiği, aynı gün 1 doz Prednol ampulün acil serviste intramuskuler olarak enjeksiyon yapıldığı, daha sonrasında astım nedeniyle göğüs hastalıkları polikliniğine mükerrer başvurularının olduğu dikkate alındığında, astım hastalığı olan kişide sistemik Steroid tedavisinin endikasyonunun bulunduğu; 15.07.2013, 16.07.2013 tarihlerine ait acil servis kayıtlarında enjekte edilen ilacın adı belirtilmemekle birlikte intramuskuler enjeksiyon yapıldığının kayıtlı olduğu, 31.01.2014 tarihli Kalça MR tetkikinde her iki femur başında tespit edilen avasküler nekroz’un sistemik streoid tedavisi sırasında veya sonrasında her türlü dikkat ve özene rağmen gelişebilecek komplikasyon olarak nitelendirildiği, bu komplikasyonu gidermeye yönelik tedavilerin uygulanmış olduğu; tüm bu bilgiler dikkate alındığında dava konusu olayda kişinin tedavisine katılan sağlık görevlilerinin uygulamalarının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, sağlık hizmetinin yürütülmesinde idarenin organizasyon hatası tespit edilmediği görüş ve kanaate varıldığı belirtilmiştir.

Manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Manevi zararın varlığı, sadece şeref, haysiyet ve onur kırıcı işlem ve eylemlere ya da kişilerin vücut bütünlüğünde meydana gelen sakatlık haline, ölüm nedeniyle ağır bir elem, üzüntü duyulması şartına bağlı olmayıp; idarenin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetini gereği gibi eksiksiz olarak sunamaması nedeniyle ilgililerin yeterli hizmet alamamalarından dolayı üzüntü ve sıkıntı duymaları manevi zararın varlığı ve manevi tazminatın hükmedilmesi için yeterli bulunmaktadır.


Söz konusu bilirkişi raporunda, davacıya uygulanan tedavide meydana gelen durumun herhangi bir kusur ve ihmalden kaynaklanmayan komplikasyon olarak nitelendirildiğinin belirtilmiş olması karşısında, idari eylemle zarar arasında nedensellik bağı kurulamasa da, yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca hastadan yazılı onam alınmasının zorunlu olduğu, davacıdan alınmış bir onam belgesinin dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır.


Bu durumda, davacının aydınlatılarak onay verme hakkının elinden alınmış olması ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, yürütülen sağlık hizmetinin gereği gibi işletilmediği konusunda davacılarda endişe ve üzüntüye yol açacağından, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi ile davacının yaşı, mesleği, sosyal ekonomik durumu ve oluşan sonucun ağırlığı gözetildiğinde takdiren **********TL manevi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesine hükmedilmesi gerektiğinden, bu kısım yönünden istinaf başvurularının reddine ...gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.


************temyizi kabil olmamak üzere kesin olarak 31/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi." (İSTANBUL BÖLGE İDARE MAHKEMESİ YEDİNCİ İDARE DAVA DAİRESİ ESAS NO: 2021/603, KARAR NO: 2021/814)




1 Comment

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
Guest
May 11
Rated 5 out of 5 stars.

Oldukça faydalı bir yazı olmuş.


Like
bottom of page