RADYASYON GÖREVLİLERİ
Uzun yıllar sağlık sektörünün bizzat içinde çalışarak fazlasıyla tecrübe edinen Avukat Ayşe Süzek aynı zamanda Tıbbi Görüntüleme Derneğinin de faaliyetlerinde etkin rol oynamaktadır.
Bu yüzden sağlık sektörünü güncel olarak takip etmekteyiz.
Radyasyon ile çalışanların bulunduğu tüm konulardaki davalarda Hukuk&Danışmanlık hizmeti sunulmaktadır.
Türkiye'nin dört bir tarafındaki radyasyon ile çalışanların problemlerini uzman ekibimiz ile yasal sürecini uygun sürede ve etkin bir şekilde yöneterek başarı sağlamaktayız.
Sıkça Sorulan Sorular
Emsal Kararlar
Emsal 1- Anayasa Mahkemesi, 2013/7915 başvuru nolu ve 16/9/2015 tarihli kararında "... hastanede 1994 yılından beri radyoloji teknisyeni olarak çalışan başvurucunun 2008 yılı Kasım ayından önceki dönemde itibari hizmet süresinden yararlandırılmaması nedeniyle yaptığı bireysel başvuru kapsamında verdiği 16.09.2015 tarihli ve 2013/7915 Başvuru numaralı kararında; “…Dolayısıyla 5510 sayılı Kanun yürürlüğe girene kadar uygulanmaya devam olunan 506 sayılı Kanun’un ek 5. maddesi hükmü, gerek ilk düzenlenen hâliyle gerekse Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra aldığı son hâliyle başvurucunun talep ettiği dönem için başvurucunun işi ve çalışma yeri dikkate alındığında kendisinin fiilî hizmet zammından yararlanmasını ifade eden bir kural niteliğinde değildir. Başvurucu, talep ettiği dönem için fiilî hizmet süresi zammından yararlanabileceği yönünde yerleşik bir yargı içtihadı da ortaya koymamıştır...” şeklinde görüşe yer verilmiş ve sonuçta başvurunun kabul edilemez olduğuna hükmetmiştir.
Emsal 2-" ... Davacının 01.10.2008 tarihinden önceki hizmet süresi yönünden itibari hizmet süresinden yararlanıp yararlanamayacağı konusu değerlendirildiğinde; davacının radyoaktif maddelerle üretim yapılan işyerinde radyasyona maruz kalarak çalıştığı açık ise de; yaptığı iş itibariyle 506 sayılı Kanun’un Ek 5. maddesinin (IV) numaralı bendinde tahdidi olarak gösterilen fiziksel koşulların somut olayda oluşmadığı, bu nedenle 01.10.2008 tarihinden önceki hizmet süresi bakımından itibari hizmet süresinden yararlanmasına olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır." (Hukuk Genel Kurulu Esas: 2018 / 354 Karar: 2021 / 1396 Karar Tarihi: 11.11.2021)
Emsal 3- Yargıtay 10.Hukuk Dairesi E:2016/8785 K:2016/12770 "Dava, davacının, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren davalı işveren yanında geçen çalışmaları yönünden fiili hizmet süresi zammının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. .... Seri halinde açılan eldeki davada, davacı, petrol arama, çıkarma, nakli ile uğraşan davalı işverene ait işyerinde yer altının röntgeninin çekildiği log servisinde çalıştığını beyan ederek 5510 sayılı Kanun ile yürürlüğe giren 40. maddenin (11) numaralı sırasındaki “Kapsamdaki İşler/İşyerleri” başlığı altında “Radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle yapılan işler”, “Kapsamdaki Sigortalılar” başlıklı bölümde de “Doğal ve yapay radyoaktif, radyoiyonizan maddeler veya bütün diğer korpüsküler emanasyon kaynakları ile yapılan işlerde çalışanlar” hükmü gereği yasanın yürürlüğe girdiği tarihinden itibaren fiili hizmet süresi zammının tespitini istemiş olup mahkemece, dosyada tüm davacılar için alınan ortak, genel ve soyut ifadelere dayalı ve her somut olaya özgü davacıların, radyasyona maruz kaldığı süre belirlenmeksizin, fizikçi-denetmen bilirkişiden alınan bilirkişi raporu ve yine bu rapordaki değerler gözetilerek uzman göğüs hastalıkları doktorundan alınan bilirkişi raporları esas alınarak, davacıların log servisinde çalışmaya başladıkları tarihten itibaren istemin kabulüne karar verilmiştir. 01.10.2008 günü itibarıyla aynı tarihte yürürlüğe giren “Fiili hizmet süresi zammı” başlıklı 40. maddesinde, belirtilen işyerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu işyerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, çalışmanın fiili hizmet süresi zammı kapsamında değerlendirilebilmesi için, tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında belirtilen sigortalılar hariç, sigortalının kapsamdaki işyerleri ile birlikte işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz kalmasının koşul olduğu açıklanmış, maddenin (11) numaralı sırasında da “Kapsamdaki İşler/İşyerleri” başlığı altında “Radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle yapılan işler”, “Kapsamdaki Sigortalılar” başlıklı bölümde de “Doğal ve yapay radyoaktif, radyoiyonizan maddeler veya bütün diğer korpüsküler emanasyon kaynakları ile yapılan işlerde çalışanlar.” ibarelerine yer verilmiştir. Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği’nde; 4. maddede radyasyon görevlisi; radyasyon kaynağı ile yürütülen faaliyetlerden dolayı görevi gereği bu yönetmeliğin 10. Maddesinde toplum üyesi kişiler için belirtilen doz sınırlarının üzerinde radyasyona maruz kalma olasılığı olan kişiyi ifade ettiğinin belirtildiği, 10. Maddede de, toplum üyesi kişiler için etkin dozda yılda 1 mSv’yi geçemez. Özel durumlarda ardışık 5 yılın ortalaması 1mSv olmak üzere yılda 5mSv'ye kadar izin verilir. Cilt için eşdeğer doz sınır 50 mSv göz merceği için 15 mSv denilmektedir. Mahkemece, Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği hükümleri esas alınarak uzman tıp doktoru, kimya, fizik ve iş güvenliği uzmanlarından oluşacak üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak davacı işçinin işyerinde çalıştığı birim / birimler ve yaptığı işin niteliği, konusu ile işyerindeki incelemeden elde edilen bulgular somut verilere dayalı olarak belirlenmeli ve davacının, maruz kaldığı radyasyonun normal sınırların üstünde olup olmadığı sonuca göre de, 5510 sayılı Kanunun 40 maddesinin (11) numaralı sırasında düzenlenen kapsamdaki iş/işyerlerinden ve sigortalılardan olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra log servisinde çalışan davacının yaptığı işin kapsamı ve yaptığı iş kapsamında radyasyona maruz kaldığı etki ve süreler somut olaya özgü olacak şekilde tespit edilmeli, davalı şirketten gelen kayıtlarda , radyasyona maruz kalınarak yapılan kuyu açma işleminin belli aralıklarla yapıldığı anlaşılmakla davacının, kuyu açma işlemi dışında başka hangi işleri yaptığı ve bu işleri yaparken radyasyona maruz kalıp kalmadığı değerlendirilmeli, her bir davacı yönünden radyasyona maruz kalınarak yapılan çalışma süreleri şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra 5510 sayılı Kanunun 40. maddesinde, belirtilen işyerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu işyerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, 360 günden eksik sürelere ait fiilî hizmet süresi zammı, 360 gün için eklenen fiilî hizmet süresi ile orantılı olarak belirleneceği değerlendirilmelidir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir."
ÖZET: İyonlaştırıcı radyasyon üreten ve yayan cihazlar olmayan MR cihazlarında çalışan davacının davalı işyerinde çalıştığı cihaz ve ortamın radyasyona maruz kalıp kalmadığının açıkca tespiti gereklidir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2014/25164E., 2014/26428 K. Karar Tarihi: 01.10.2014 Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde radyoloji teknisyeni olarak çalıştığını, haftanın altı günü 08:00-17:00 saatleri arasında en az dokuz saat çalıştırıldığını, kanun ile röntgen teknisyenlerinin haftada otuzbeş saat çalışmalarının düzenlendiğini, çalıştığı süre boyunca şua izninin kullandırılmadığını belirterek fazla mesai alacağı ile şua izin alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının müvekkili şirketin ihalesini aldığı devlet hastanesinde MR makinesinde emar çekiminde çalıştığını, bu alanda sadece MR ve tomografi makinelerinin bulunduğunu, röntgen cihazının bulunmadığını, haftalık çalışma saatinin kırkbeş saat olduğunu, davacının röntgen teknisyeni olsada röntgen cihazında değil MR cihazında çalıştığını, emar çekimi yapan personel için şua izninin bulunmadığını,davacının radyosyon çalışanı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının işyerinde hangi görevde çalıştığı ve bu çalışmasına göre radyasyona maruz kalıp kalmadığı noktasındadır. Davacı radyoloji teknikeri olarak röntgen ve radyom ile sürekli çalıştığını beyan etmiştir. Davalı taraf ise davacının MR cihazında çalıştığını, bu cihazda radyasyon kullanılmadığını belirtmiştir. Dosyada bulunan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu yazısında tomografi cihazlarında iyonlaştırıcı kaynakları olduğu ve bu cihazların bulunduğu alanların çekim yapıldığı dolayısı ile radyasyon üretildiğini, MR cihazlarının ise iyonlaştırıcı radyasyon üreten ve yayan cihazlar olmadığı belirtilmiştir. Bu sebeple davacının davalı işyerinde çalıştığı cihaz ve ortamın bu anlamda radyasyona maruz kalıp kalmadığının açıkca tespiti gereklidir. Hal böyle olunca mahkemece davacının görev tanımına göre çalıştığı mahalde radyoloji uzmanı eşliğinde keşif yapılarak, gerekirse çalışma kayıtları değerlendirmeye tabi tutularak olmadığı takdirde şahitler mahalde dinlenerek, davacının çalıştığı yerde MR ve tomografi cihazının olup olmadığı ve ne kadar çalıştığı belirlenmeli, sadece MR cihazında çalıştığı tespit edildiği takdirde çalışılan yere yakın tomografi cihazı olup olmadığı, davacının bundan etkilenip etkilenmediği, ayrı bölümlerde ise ayrılan duvarda radyasyon engelleyici bulunup bulunmadığı etraflıca araştırılıp belirlendikten sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacının talepleri doğrultusunda gerekli inceleme yapılarak sonuca gidilmelidir. 2-Kabule görede davacının radyoloji teknisyeni olması sebebiyle Radyoloji, Radyum ve Elektrikle Tedavi Müesseseleri Hakkındaki Nizamnamenin 21. maddesi gereğince günde beş saat çalışabileceği dikkate alınarak saat ücretinin hesabında günlük beş saat üzerinden davacının saat ücretinin tespit edilmesi gereklidir. Bu sebeple 5947 sayılı Kanun'un uygulanmaya başladığı döneme kadar davacının saat ücretinin yukarıda belirtilen esasa göre belirlenmesi gereklidir. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 01.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
ÖZET: Davacının sürekli denetimli alanlarda veya radyasyon kaynakları ile çalışıp çalışmadığı, denetimli alanlarda veya radyasyon kaynağı olan cihazlarla çalışıyorsa maruz kalabileceği radyasyon dozunun yönetmelikte belirlenen toplum bireyleri için öngörülen dozun üstüne çıkma olasılığının bulunup bulunmadığı hususlarının netleştirilmesi şarttır. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2016/5319E., 2017/16656 K. Karar Tarihi: 07.07.2017 ...Davalı vekili davacının radyoloji teknisyeni olmasına rağmen taraflar arasındaki sözleşme uyarınca günde 7,5 saat çalıştığını, haftalık çalışma süresinin 41,5 saat olduğunu 1 saat ara dinlenme kullandığını, bununla beraber davacının Üniversitede görev yaptığı süre içinde haftalık çalışma süresinin 35 saati geçmediği, bu nedenle fazla mesai alacağının bulunmadığını, şua izni düzenlemelerinin kamu görevlileri ile ilgili olduğunu, Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Hastane Hizmetleri Başkan Yardımcılığının 27.11.2012 tarih ve B.10.1.TKH.0.622/3750 sayılı yazısından da anlaşıldığı üzere hangi cihazların radyasyon kaynağı sayıldığının ifade edildiğini, diğer yandan MR cihazlarının iyonlaştırıcı radyasyon üreten cihazlar olmadığını, kullanan personelde radyasyon görevlisi sayılmadığının belirtildiğini, davacının Türkiye Atom Enerjisi Kurumu dozimetre ölçüm raparolandanda anlaşılacağı gibi çalışmalar yasal sınırlar içerisinde yapıdığından şua izni alacağı bulunmadığını ifade etmiştir. Gerçekten de Mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmadığı sadece tanık anlatımları ile sonuca gidildiği görülmektedir. Oysa ki radyoloji teknisyeni olarak çalışan davacının yapığı iş icabı ışınlara maruz kalması ihtimal dahilinde ise de 3153 sayılı Kanun, bu Kanun hükümlerinin uygulanması için çıkarılan Nizamname ile 2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu, bu kanuna dayanılarak çıkarılan Radyasyon Güvenliği Tüzüğü ve Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği ile 05/07/2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ve 3153 sayılı Yasanın Ek.1. maddesine göre yürürlüğe konulan "Sağlık Hizmetlerinde İyonlaştırıcı Radyasyonla Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik" hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davacının sürekli denetimli alanlarda veya radyasyon kaynakları ile çalışıp çalışmadığı, denetimli alanlarda veya radyasyon kaynağı olan cihazlarla çalışıyorsa maruz kalabileceği radyasyon dozunun yönetmelikte belirlenen toplum bireyleri için öngörülen dozun üstüne çıkma olasılığının bulunup bulunmadığı hususlarının netleştirilmesi şarttır. Konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişiler katılımı ile mahallinde keşif yapılarak davacının çalıştığı dönemdeki çalışma koşullarına göre şua izninden yararlanmasını gerektirecek şekilde çalışıp çalışmadığı tespit edilmelidir. Kaldı ki fazla mesai ücreti hesabına ilişkin raporda denetime elverişli değildir. Davacının şua izninden yararlanmasını gerektirecek şekilde çalışması tespit edilmesi halinde şua izin ücreti ve fazla mesai ücreti hesaplanmalıdır. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, 07.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.ÖZET: Davacının sürekli denetimli alanlarda veya radyasyon kaynakları ile çalışıp çalışmadığı, denetimli alanlarda veya radyasyon kaynağı olan cihazlarla çalışıyorsa maruz kalabileceği radyasyon dozunun yönetmelikte belirlenen toplum bireyleri için öngörülen dozun üstüne çıkma olasılığının bulunup bulunmadığı hususlarının netleştirilmesi şarttır.
Mevzuat
ULUSAL RADYASYON İZLEME VE RADYASYON
KONTROLÜ HAKKINDA YÖNETMELİK
NÜKLEER ENERJİ VE İYONLAŞTIRICI RADYASYONA
İLİŞKİN DENETİMLER YÖNETMELİĞİ
Fiili (İtibari)Hizmet Süresi Zammı Nedir?
Fiili hizmet; ağır, yıpratıcı ve zehirleyici işlerde çalışan sigortalıların sigortalılık sürelerine farazi bir süre eklenmek suretiyle daha erken emekli olmalarına olanak veren bir süredir. İtibari hizmet süresi fiili bir çalışmaya dayanmaz. (Sözer, 1998: Güzel vd: 2012, 619 Gerek, 2005). Farazi sigortalılık süresi eklenen kişiler, daha erken emekliliğe hak kazanma, prim ödeme gün sayılarında artış ve emekli ikramiyelerinde benzerlerine göre daha avantajlı bir durum sağlanmaktadır.
Fiili Hizmet Süresinin Hukuki Dayanağı Nedir?
*506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun itibari hizmet süresine ilişkin Ek 5. Maddesi(mülga), *5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu 32. maddesi(mülga), (fiili hizmet süresi zammına ilişkin 506 sayılı Kanunun itibari hizmet süresine ilişkin ek 5 inci maddesi ile 5434 sayılı Kanunun fiili hizmet süresi zammına ilişkin 32 nci maddesi, 01/10/2018 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmış, 5510 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi ile fiili hizmet süresi zammı olarak yeniden düzenlenmiştir. *5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 40. maddesi,(2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle yürürlüğe girmiştir.) * “Fiili Hizmet Süresi Zammı Uygulamasının Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”
Fiili Hizmet Süresi Zammının Emeklilik İşlemlerine Etkisi Nedir?
5510 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinde sayılan işyerlerinde ve işlerde çalışanlara Kanunda belirlenen ilave hizmet süresi (en fazla 5 yıl) verilmekte, verilen bu ilave sürenin en fazla 3 yıla kadar olmak üzere yarısı emeklilik için tabi olunan yaştan indirilmektedir. Ayrıca prim ödemeleri emekli ikramiyelerine de yansımaktadır.
Fiili Hizmet Süresi Zammından Faydalanma Şartları Nelerdir?
Çalışmanın fiili hizmet süresi zammı kapsamında değerlendirilebilmesi için, sigortalının kapsamdaki işyerleri ile birlikte işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz kalması koşulu aranmaktadır. 5510 sayılı Kanun 40. maddesinde belirtilen işyerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu işyerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak eklenmektedir.
Radyoaktif Ve Radyoiyonizan Maddelerle Yapılan İşlerde Çalışılmasına Karşın Fiili Hizmet Süresi Zammı Kaç Gündür?
5510 sayılı Kanun 40. Maddesi, tablonun 11 bendinde radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle iş yapılan işyerlerinde doğal ve yapay radyoaktif, radyoiyonizan maddeler veya bütün korpüsküler emanasyon kaynakları ile çalışan sigortalılara da fiili hizmet süresi zammından yararlanacaklar arasında yer verilmiştir. Kanun'da sigortalının radyasyona fiili olarak maruz kaldığı her 360 günü için 90 gün prim eklenmesi öngörülmüştür.
Yıllık ücretli izin, hafta tatili vb günler çalışma gününden sayılır mı?
Radyasyon çalışanının fiili hizmet süresi zammından yararlandırılacakları dönem içinde kalan; yıllık ücretli izin, sıhhi izin, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri ile eğitim, kurs, iş öncesi ve sonrası hazırlık süreleri fiilen çalışma yapılmayan günler söz konusu risklere maruz kalınmadığından 360 günün hesabına dahil edilmemektedir.
İdareciler fiili hizmet süresi zammından faydalanabilir mi?
Kontrol, denetim ve idareciliğin gerektirdiği gözlem ve benzeri amaçlarla kısa süreli çalışmalar, bu işlerin fiilen yapılmayıp işin yönetim görevinin yapılması ile birinci fıkrada yer alan tablodaki işleri yapmakla birlikte işin otomasyonla yapılması, ileri teknolojilerin kullanılması gibi sebeplerle riskin ve zararlı faktörlerin etkilerinin ortadan kalktığı durumlarda sigortalılar fiili hizmet süresi zammı uygulamasından yararlandırılmamaktadır. (FHSZ Yön. m.5/6)
01.10.2008 Öncesi Dönemde Radyasyona Maruz Kalan Sigortalılar Fiili Hizmet Süresinden Faydalanabilir Mi?
5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihten önce 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'na tabi radyasyon çalışanları fiili hizmet süresi zammından faydalanabilmektedir. Mülga(kaldırılan) 506 s. Kanun'da sınırlı olarak sayılan ağır ve yıpratıcı işler arasında "Radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle yapılan işlere” yer verilmediğinden 01.10.2008 tarihinden önce Emekli Sandığı Kanunu'na tabi çalışmayan sigortalılar fiili hizmet süresi zammından faydalanamamaktadır.
Radyoaktif ve Radyoiyonizan Maddelerle Yapılan İşlerde Çalışılmasına Karşın Fiili Hizmet Süresi Zammı Bildirimi Yapılmamış İse Ne Yapılmalı?
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran kamu idareleri asıl veya ek aylık fiili hizmet süresi zammı prim belgesini, “www.sgk.gov.tr” web sayfasında “e-sgk” bölümünde bulunan “Kesenek Bilgi Sistemi”nden elektronik (internet) ortamda Kuruma göndermekle zorunlu olup, bu yükümlülüğün ihmali halinde işveren ve kamu idareleri aleyhine 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesi uyarınca idari para cezası uygulanmaktadır. Bildirim yükümlülüğünü ihmal eden işveren aleyhine iş mahkemlerinde tespit davası açılmalıdır. Bu dava Sosyal Güvenlik Kurumu'na ihbar edilmelidir. Bildirim yükümlülüğünü ihmal eden kamu kurumu için öncelikle Sosyal Güvenlik Kurumu'na hak edilen fiili hizmet süresi zammı prim bildirimin yapılması için işlem yapılması talep edilmelidir. Bu talebe ilişkin işlem yapılmaz veya talep reddedilir ise idari işlemin iiptali talebi ile dava açılması gerekmektedir.
Radyasyon Görevlisinin Fazla Mesai Hesaplamasına Esas Alınacak 1 Saatlik Ücret Nasıl Tespit Edilir?
Öncelikle radyasyonla çalışan kişiye uygulanması lazım gelen mer'i mevzuat 3153 s. Kanun, Ek Madde 1 olup madde metni aynen şöyledir: "İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin haftalık çalışma süresi 35 saattir." Kanun maddesi çok açık ve netdir. Fazla mesaini karşılığı işçiye ödenecek ücret; 4857 s. İş Kanunu 41.md 2 fıkrasında; her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde elli yükseltilmesi suretiyle ödeneceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda haftalık 35 saati geçen çalışmaların karşılığında ücret ödendiği takdirde ödenecek ücret 1 saatlik mesai ücretinin 1,5 katı ücrettir. İşçinin 1(bir) saatlik ücretinin nasıl tespit edileceğine ilişkin herhangi bir mevzuat bulunmamaktadır. 1 saatlik ücret tespiti hesap yöntemi ile tespit edilen ve hesap bilirkişilerince süregelen bir uygulama olması nedeniyle pratiğe yerleşmiştir. Genel statü hukukuna tabi haftalık 45 saat çalışan işçilerde; 1 saatlik ücret= aylık ücret/225 saat formülü ile elde edilmektedir. Ancak pek çok işveren bu formülün nereden ne şekilde elde edildiğini bilmediğinden olsa gerek radyasyon çalışanlarına da bu formülü uygulamaya devam etmektedir. Halbuki, fazla mesai ücretine esas alınması lazım gelen 1 saatlik ücretin bulunma yöntemi ayrıntısı ile incelendiği takdirde haftalık 35 saat çalışan işçiye uygulanacak formülün aylık ücret/225 saat formülü olmadığı anlaşılacak ve uygulana gelen hukuka aykırılığın önüne geçilmiş olunacaktır. Her iki işçiye aynı formülün uygulanmasındaki hatanın anlaşılabilmesi için öncelikle normal statü çalışanı yani haftalık 45 saat çalışan işçinin 1 saatlik ücret tespit yöntemi ayrıntısı ile anlatılacak akabine radyasyon görevlisinin 1 saatlik ücret tespit yöntemi izah edilecektir. Haftalık 45 saat çalışan işçi için uygulanacak formül; Haftalık 45 saat çalışan bir işçinin 1 saatlik ücreti "aylık ücret/225 saat" formülü ile bulunmaktadır. Burada bölen olarak kullanılan "225 saat" ise işçinin 1 aylık çalışma süresidir. Ay gerek 28, gerek 30, gerekse 31 gün olsun işçiye daima tam 30 günlük ücret ödenir. Haftada 1 gün hafta tatili anayasal bir hak olup işçi haftanın 1 günü tatil yapması zaruridir ve hafta tatili günleri de bu 30 günlük ücrete dahildir. Bu durumda 225 saatin, 30 güne bölünmesi ile işçinin 1 günlük çalışma süresi bulunur. (1 günlük çalışma süresi; 225 saat/30 gün=7,2 saat) Dolayısıyla haftanın 6 günü çalışan işçi, günlük ara dinlenme süresi hariç 7,2 saat çalıştığında haftada 45 saat çalışmaktadır. (7,2saatx6 gün=45 saat) Haftalık 35 saat çalışan işçi için uygulanacak formül; Aynı usulü radyasyonla çalışan yani haftalık 35 saat çalışması gereken işçiye uyarladığımızda; 1 saatlik ücretin "aylık ücret/174,99saat" formülü ile elde edilmesi gerektiği zorunludur. Zira burada kullanılan "174,99saat" yukarıda ifade edildiği üzere 35 saat çalışan işçinin 1 aylık çalışma süresidir. Yani 174,99 saatin, 30 güne bölünmesinin sonucudur. (1 günlük çalışma süresi; 174,99saat/30gün=5,83saat) Haftanın 6 günü çalışan işçi, günlük 5,83 saat çalıştığında haftada 35 saat çalışmaktadır. (5,83saatx6 gün=35 saat) Radyasyonla çalışan bir işçinin haftalık çalışma süresinin 35 saat olduğu hususunda herhangi bir tartışma bulunmadığından haftalık 35 saat çalışan bir işçinin 1 saatlik ücreti tespitinde "aylık ücret/174,99 saat" uygulanması zorunludur. Bazı işverenler "aylık ücret/210 saat" formülü ile hesaplama yapmakta ise de; bu durum da hatalıdır. Zira aynı yöntemi uygulayarak kontrol ettiğimizde 1 günlük çalışma süresi: 210 saat/30 gün= 7 saat, haftanın 6 günü çalışan işçi, günlük 7 saat çalıştığında; haftalık çalışma süresi: 7 saatx6 gün= 42 saat olmaktadır. Görüldüğü üzere bu yöntem de hatalı bir yöntemdir. Hatalı hesaplama hallerinde fazla mesai alacak miktarının %22,22 daha eksik ödenmektedir. Yukarıda ayrıntısı ile izah edilen hesaplamayı ve hesaplamalar arasındaki farkı örneklendiğimizde, fazla mesai alacaklarının eksik ödendiği daha net anlaşılacaktır. 10.000TL aylık net ücret ile çalışan bir radyasyon görevlisinin aylık 20 saatlik fazla mesai alacağı miktarı hukuka uygun hesaplamada yani "aylık ücret/174,99saat" formülü ile hesaplandığında; 1 saatlik mesai ücreti: 10.000TL/174,99saat=57,14TL 1 saatlik fazla mesai ücreti: 57,14TLX1,5=85,71TL 20 saatlik fazla mesai alacağı: 85,71TLX20=1.714,38TL iken; Hatalı hesaplama halinde yani "aylık ücret/225 saat" formülü ile hesaplandığında; 1 saatlik mesai ücreti: 10.000TL/225saat=44,44TL 1 saatlik fazla mesai ücreti: 44,44TLX1,5=66,66TL 20 saatlik fazla mesai alacağı: 66,66TLX20=1.333,38TL olmaktadır. Radyasyon görevlisi, yukarıda ayrıntısı ile izah edilen durumu işverenine veya muhasebe personeline aktardığı takdirde işveren, iyi niyetli ve hukuka uygun davranmayı ilke edinmiş ise hatasının farkına vararak hukuka uygun biçimde fazla mesai ücret alacağınızı ödeyecektir. Yargılamada sürecinde de benzer durumla karşılaşılmakta, radyasyon görevlisinin haftalık 35 saat çalıştığı bilinmekte iken; 225 bölenin ne şekilde elde edildiğini bilmeyen yargılama unsurları fazla mesai ücret alacağının miktarında hak kaybına neden olmaktadır. Sonuç olarak; radyasyon görevlisinin fazla çalışma yaptırılması hukuka aykırı olsa da; gerçekleştirilen fazla mesai ücret ödemesinin hukuka uygun olması ve eksiksiz ödenmesi için 1 saatlik ücretin tespitinde "aylık ücret/174,99saat" formülü uygulanması zaruridir. Av. Ayşe SÜZEK
Radyoloji Teknikeri Günlük 12 Saat veya Daha Fazla Sürelerde Çalışma Yapabilir mi?
Radyoloji teknikeri ve hastane yöneticileri tarafından tarafıma en çok yöneltilen sorulardan biri de radyasyon görevlisi personelin işe gelişi ya da işten çıkışı sırasında güvenliğini sağlayabilmek, hizmetin etkinliği ve sürekliliğini sağlayabilmek için günlük 12 saat veya daha fazla sürelerde çalışma yapmasının hukuka uygun olup olmadığıdır. Radyasyon görevlisinin haftalık 35 saati aşmamak koşuluyla günlük 12 saat veya daha fazla sürelerde çalışma yapmasının hukuka uygun olup olmadığı hususunda değerlendirme yapabilmemiz için öncelikle konuyla ilgili mer'i(yürülükteki) mevzuatları incelemek gerekmektedir. En güncel mevzuat olan 26.04.2022 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Radyasyon Hizmetleri Yönetmeliği'dir. Bu Yönetmeliğin 3. maddesinde dayanağının 3153 sayılı Kanunun 10 uncu, 11 inci, 12 nci, 13 üncü ve ek 1 inci maddeleri olduğu görülmektedir. Yönetmelikte çalışma saatleri ile ilgili hüküm 11. Madde 9.fıkrasında yer almakta olup aynen şöyledir: "Radyasyon kaynakları ile çalışacak personelin çalışma şekli, 3153 sayılı Kanunda öngörülen çalışma süresini aşmamak kaydıyla, hizmetin etkinlik ve sürekliliğinin sağlanması bakımından vardiya veya nöbet şeklinde düzenlenebilir." Yönetmelik hükmünün göndermesi ile çalışma saatlerinin düzenlendiği 3153 s. Kanun Ek Ek Madde 1 – (Ek: 21/1/2010-5947/9 md.) hükmüne baktığımızda; "İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin haftalık çalışma süresi 35 saat" olduğu bildirilmiştir. Burada önemle bakılması gereken husus günlük çalışma süresine ilişkin hüküm bulunup bulunmadığıdır. 3153 s. Kanun ve bu Kanun gereğince çıkarılan mer'i mevzuatın hiç birinde günlük çalışma süre sınırına ilişkin mutlak bir hüküm yer almamaktadır. Ancak Sağlık Kuralları Bakımından Günde Azami Yedi Buçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmeliğin "Günde azami yedi buçuk saat çalışılabilecek işler" başlıklı 4.maddesi 1/ö bendinde; "3153 sayılı Radiyoloji, Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanunun Ek 1 inci maddesinde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla doğal ve yapay radyoaktif, radyoiyonizan maddeler veya bütün diğer korpüsküler emanasyon kaynakları ile yapılan işler" günde azami 7,5 saat çalıştırılacak işler olarak sayılmaktadır. Mevzuat ad ve içeriği nedeniyle paragrafı yalınlaştırdığımızda; anılan Yönetmelikte radyasyonla yapılan işlerde özellikle 3153 s. Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla günde azami 7,5 saat çalışılması gerektiği belirlenmiştir. Bu durumda iki hukuk kuralı yönetmeliğin çatıştığını görmekteyiz. Hukuk kuralları çatışmasını çözmek için özel hüküm, genel hüküm değerlendirmesi yapılması gerekmektedir. Uygulama alanı daha geniş olan hüküm, genel hüküm; daha dar olan hüküm, dar hükümdür. Sorunumuza uygulayacağımız "...Günde Azami 7,5Saat...Çalışılması Gereken İşler Hk Yönetmelik" genel hüküm iken; Radyasyon Hizmetleri Yönetmeliği özel hükümdür. Dolayısıyla 26.04.2022 tarihinde yayımlanan Radyasyon Hiz. Yönetmeliği özel kural olduğundan Yönetmeliğin 11. Madde 9.fıkrasını irdelememiz gerekmektedir. Kaldı ki, "...Günde Azami 7,5Saat...Çalışılması Gereken İşler Hk Yönetmeliğin ilgili maddesinde özellikle 3153 s. Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla denilerek belirleyici hususun 3153 s. Kanun olduğu belirtilmiştir. 3153 s. Kanun'da günlük çalışmaya ilişkin hüküm bulunmasa da Kanun'a dayanılarak çıkarılan Yönetmeliğin ilgili maddesinde açıkça 3153 sayılı Kanunda öngörülen çalışma süresini aşmamak kaydıyla, hizmetin etkinlik ve sürekliliğinin sağlanması bakımından vardiya veya nöbet şeklinde çalışma düzenlenebileceği hüküm altına alınmıştır. Nöbet ya da nöbet çalışması sağlık sektöründe akşam başlayıp ertesi sabaha kadar devam eden veya sabahtan ertesi sabaha kadar devam eden çalışma olarak tanımlanmaktadır. Bu halde madde lafzından nöbet çalışmasının 3153 sayılı Kanun sınırları çerçevesinde yani ara dinlenme süreleri hariç haftalık 35 saati aşmamak kaydıyla 12 saatlik nöbet/vardiya düzenlenmesinin mümkün olduğu kanaatindeyim. Salt hizmetin etkinliğini ve sürekliliğini, çalışanın güvenliğini ve çalışma huzurunu sağlamak için iyi niyetle Kanun'a uygun biçimde haftalık 35 saati aşmayan çalışma düzeninde başkaca hukuka ve ahlaka ayıkırılık yok iken; salt günlük 7,5 saati geçen çalışma gerçekleştirildiği gerekçesi ile işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshi mümkün değildir. Zira böyle bir eylem hakkın kötüye kullanılması olarak tanımlanır ve hukuk düzenince korunmaz. Hakkın kötüye kullanılması; bir hakkın dürüstlük kurallarına açıkça aykırı şekilde ve özellikle amacı dışında kullanılması ve bundan da başkalarının zararına yarar elde edilmesidir. Şayet işçi yalnızca izah edilen sebebe dayanarak kıdem tazminatı talep etmesi açıkça hakkın kötüye kullanılması olup davanın ya da talebin reddedilmesi gerekmektedir. Güncel emsal kararları sıkı bir şekilde takip ediyor olmam sebebiyle uygulamada bir hakkın dürüstlük kurallarına açıkça aykırı şekilde kullanıldığı hallerde davaların reddedildiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Pek çok işveren, bu konuda kaybedilmiş davalardan bahsetmekte ise de; dava dosyası incelediğinde iş akdinin haklı feshine neden olan başka somut sebeplerinin yer aldığı görülmektedir. Sonuç olarak; konuyla ilgili iki yönetmelik kuralı çatışmakta ise de; normlar hiyerarşisi ilkesi gereği değerlendirme yapıldığında radyasyon görevlisinin, Radyasyon Hizmetleri Yönetmeliği, 11.madde 9.fıkrası hükmü gereği haftalık 35 saati aşmamak koşuluyla nöbet çalışması gerçekleştirmesinde hukuka aykırı bir hal bulunmadığı, aksi durumun hukuk düzenince korunmaması gerektiği kanaatindeyim. 16.12.2022 Av. Ayşe SÜZEK